Sıradanlaşan Kötülük ve PR Etkisi
“...Özünde, insanlığı bu felakete sürükleyen şey, o ya da bu kişinin “kötü” olması yahut kötülük yapması değil, kurbanların ve mağdurların tüm güçleriyle bu sisteme direnmekte ısrar etmemeleriydi..”
Uzun süredir (yaklaşık 2 yıl kadarcık) uğramadığım buralara doktora dersim kapsamında okuduğum Kötülüğün Sıradanlığı kitabıyla bir döneyim istedim. Kitabı elbette kendi mesleğim olan halkla ilişkiler, daha doğrusu “Dark PR” perspektifinden dilim döndüğünce anlatmaya çalışacağım. Aslına bakarsanız geçtiğimiz seçimlerin de bunda etkisi olmadı diyemem. Hazırsanız haydi başlayalım.
Modern anlamda II.Dünya Savaş’ından
bu yana yoğun bir şekilde kullanılan “Dezenformasyon” kavramı son yıllarda ne
yazık ki popülerliğini artırmakla kalmadı giderek profesyonelleşmeye de başladı.
TDK’ya göre dezenformasyon, yanlış veya doğruluğu bulunmayan ve kasıtlı olarak
yayılan bilgi; bilgi çarpıtma anlamına gelmekte. Genel olarak dezenformasyon,
kamuoyunu değiştirmek için etkili bir formül olduğunu ve gizli etki
kampanyaları ürettiğini söylemek de mümkündür.
Teknolojinin neredeyse saat başı
değiştiğini düşündüğümüzde demokrasınin de dijitalleşmek durumunda kaldığını
söylemek mümkün. Dijital demokrasinin dördüncü dalgası ise yapay zeka ve büyük
verinin kullanımı ile karakterize edilmekte ve kilometre taşları arasında da
yalanın siyasi bir strateji olarak doğrulanması ((fake news and deepfakes),
hiper-yerel unsurların uluslarüstü unsurlarla kombinasyonu veya demokrasi için
risk taşıyan trendlerin (polarization, astroturfing, echo chambers and bubble
filters) kullanımı yer almaktadır.
Dezenformasyonun bu derece
profesyonelleşmesi, propagandadan da beter olan ve “Dark PR” olarak tabir edebileceğimiz
kavramını da beraberinde getirdi ne yazık ki. Dark PR, etik olmayan veya
aldatıcı yollarla halkın algısını manipüle etmek için halkla ilişkiler
tekniklerinin stratejik kullanımına atıfta bulunan bir terim. Dark PR kampanyaları,
olumsuz kampanyaların ileri bir düzeyidir ve bunlarda, genellikle siyasi hasmı
veya rakibi itibarsızlaştırmak amacıyla kurgulanmakta. Kamuoyunu şekillendirmek
ve karar alma süreçlerini etkilemek için yanıltıcı veya yanlış bilgilerin
kasıtlı olarak yayılmasını, medya kuruluşlarının manipüle edilmesini ve özenle
hazırlanmış anlatıların yaratılmasını içerir. Geliştirilmesinde sahte haber,
casusluk, mahkeme savaşları, sahte hesaplar, sahte anlatılar, sahte incelemeler
ve sahte haber siteleri kullanılmaktadır.
Hannah Arendt'in "Kötülüğün
Sıradanlığı" kitabı, kötülüğün doğasına ve sıradan bireylerin korkunç eylemler
gerçekleştirmedeki rolüne atıfta bulunmakta. Dark PR kavramı Arendt'in
çalışmasında açıkça tartışılmasa da, karanlık halkla ilişkilerde kamu algısının
manipülasyonu ile onun betimlediği kötülüğün sıradanlığı arasında paralellikler
kurabiliriz.
Dark PR kavramını Hannah Arendt'in
"Kötülüğün Sıradanlığı" kitabı aracılığıyla analiz etmek için,
Arendt'in kötülüğün doğasına ve onun bürokratik sistemlerdeki tezahürüne
ilişkin araştırmasını anlamak önemlidir. Arendt kitabında, Holokost'un
düzenlenmesinde kilit rol oynayan bir Nazi subayı olan Adolf Eichmann'ın
davasını inceliyor. Beklenenin aksine Arendt, Eichmann'ı kötülüğü cisimleştiren
canavarca bir figürden çok sıradan bir bürokrat olarak görür. Bu fenomeni
tanımlamak için "kötülüğün sıradanlığı"ndan daha makul bir terim
olamaz bence de. Hayatı boyunca hiçbir işte dikiş tutturamamış, başarılı
olamamış, kendini değerli hissetmemiş “sıradan” insanların, bir görüş, bir
parti, bir kurum sayesinde kendine toplumda yer edinebilmiş, başarmış ve
değerli hissettiği coğrafyalarda her türlü kötülüğün meşru olması ve “sıradanlaşması”
kaçınılmaz değil midir sizce de?
Dark PR, çağdaş bağlamlarda kötülüğün
sıradanlığının bir tezahürü olarak görülebilir. Bilgi ve medya manipülasyonu
çağında, bireyler ve kurumlar gerçeği çarpıtmak, sorumluluğu gizlemek ve halk
arasında rehavete ve hatta suç ortaklığına yol açmak için “Dark PR”
stratejileri kullanabilirler. Dark PR taktikleri, ahlaksız eylemleri rasyonalize
etmeyi, zararlı politikaları haklı çıkarmak için yanlış anlatılar yaratmayı
veya suçu başkalarına yüklemeyi içerebilir. Bu tür uygulamalara girişerek, Dark
PR failleri ahlaki açıdan sakıncalı davranışların normalleştirilmesine ve kabul
edilmesine katkıda bulunurlar.
Arendt'in kötülüğün sıradanlığı
kavramı, Dark PR'ın nasıl işleyebileceğini anlamamıza yardımcı olur. Eichmann,
kitlesel vahşetlere karışmış olmasına, pek çok Yahudi’nin ölümüne dolaylı da
olsa sebep olmasına rağmen, kötülüğe karşı içkin veya istisnai bir eğilim göstermemiştir.
Bunun yerine, eylemlerini bölümlere ayırma, otoriteye itaat etmeye öncelik
verme ve kendisini eylemlerinin ahlaki sonuçlarından ayırma konusunda tüyler
ürpertici bir yetenek göstermiştir. Benzer şekilde, Dark PR'a dahil olanlar,
eylemlerinin neden olduğu etik sonuçları veya zararları tam olarak düşünmeden,
hedeflerine ulaşmaya veya çıkarlarına hizmet etmeye öncelik verdikleri sıradan
ve tarafsız bir bakış açısı sergileyebilirler. Arendt'in kitabından yola
çıkarak, Dark PR'ı, bireylerin veya varlıkların hesaplanmış ve ikna edici
iletişim stratejileri aracılığıyla ahlaki açıdan sorgulanabilir eylemlerde
bulunduğu kötülüğün sıradanlığının çağdaş bir tezahürü olarak anlayabiliriz.
Arendt'in eserinin merceğinden Dark PR'ı incelemek, manipülatif taktikler karşısında uyanık kalmanın, eleştirel düşünmenin ve etik sorumluluğun önemini bize hatırlatmaktadır. Bilgiyi aktif olarak sorgulayan ve doğrulayan, aldatıcı anlatılara meydan okuyan ve kamusal söylemde şeffaflık, bütünlük ve hesap verebilirlik değerlerini destekleyen bilgili ve katılımcı ve sorumlu bir vatandaşlığa duyulan ihtiyacın altını çiziyor.
Yorumlar
Yorum Gönder
Güzel yorumunuz için şimdiden teşekkürler. :)
(Adsız yorum bırakmamanız dileğiyle..)